top of page

HIGHLIGHTED

YORUM

2050+ tasarım stüdyosu tarafından Salt Beyoğlu Forum alanı için özel olarak tasarlanan, “Havaya Dair” sergisi üzerine.

Araladığımız Tüllerden Hava Kirliliğine Bir Bakış

Özüm Ceren İlhan

Salt Beyoğlu, 8 Mayıs - 18 Ağustos tarihleri arasında, Forum alanına özel olarak tasarlanan “Havaya Dair” başlıklı sergi ile sanatın bilimsel araştırmalar ile buluştuğu bir yerden, hava kirliliğinin küresel boyutlarına dikkat çekiyor. Bilimsel araştırmaların ortaya koyduğu objektif sonuçların gündelik yaşama dokunması zaman zaman zor ve yaratmak istediği etki de bu bağlamda zayıf kalabiliyor. Sanatın topluma ulaşabilme gücü göz önüne alındığında, çevresel ve ekolojik verilerin sebep - sonuç ilişkisi ile ortaya konduğu disiplinler arası çalışmalar, çevre ve ekolojik farkındalığın topluma sirayet etmesinde önemli bir rol oynuyor.


Laboratuvar

Ice Cores [Buz Nüveleri] (2019) filminden bir kare (Susan Schuppli’nin izniyle)


“Havaya Dair” sergisi, kapısında eşik olmayan, bu yönüyle sokaktan ve bulunduğu toplumdan ayrılmayan Salt Beyoğlu içerisinde, izleyiciyi yapıt ve mekândan ayrı tutmuyor. 2050+ isimli, Milano merkezli disiplinlerarası tasarım stüdyosu tarafından Salt Beyoğlu’ndaki Forum alanına özgü tasarlanan ve bilimsel araştırmalar ekseninde şekillenen sergi izleyiciye işitsel, görsel ve dokunma duyularını aktif eden bir deneyim sunuyor. Eşikten geçen izleyici, öncelikle mekânı sıra sıra bölen farklı renkteki tüllerle karşılaşıyor. Her tülün yüksekliği tavandan başlıyor ve yere doğru uzanıyor. Bir sonrakine uzanmak için aşılan her tül, masalsı bir diyara ya da büyülü bir atmosfere açılan geçitleri andırıyor. Bu yolculukta rastlaşan izleyiciler, tülün diğer ucundan birbirlerini izlemeye, bir yerden ötekine geçmeye ve ayrı düştükleri tüllerin arasında yeşeren yeni anlamlara uzanıyor.


Her bir tülü benzer ve farklı kılan yönler olsa da ilk dikkat çeken renkleri oluyor. Eşikten geçen izleyici, morun en koyu tonlarından birisi ile karşılaşıyor. Bir sonraki tülün rengi kırmızı, turuncu ve sarı şeklinde devam ederken üzerindeki motifler dikkat çekiyor. Her tülün üzerinde, kalbin ritmik atışları gibi, yeryüzündeki tektonik hareketlerin şiddeti gibi sık aralıklı, uzun ve kısa çizgiler mevcut. Her birinin üzerinde gün ve ay, çeşitli kronik rahatsızlıklar ve ölçü birimi olduğu anlaşılan sembollerin yanında sayısal veriler yer alıyor. Bütün bunların işlendiği tül yüzeyde izleyici, dünya haritasının farklı bölümlerini görür gibi oluyor. Tülün renkleri ve üzerindeki sembollerin her biri farklı bilgilere işaret ediyor.


Sergide Tüller

Havaya Dair Sergisinden Görünüm, 2024 (Fotoğraf: Mustafa Hazneci)


Serginin odağındaki hava kirliliği, tüllerin üzerindeki sembollere ve renklere anlam veriyor. Öyle ki hava kirlilik endeksinin ölçümü için temel alınan kirleticiler arasında azot dioksit, ozon, karbondioksit ve birkaç bileşen daha yer alıyor. Yerleştirmenin üzerindeki semboller ve sayısal değerler, kirleticilerin yoğunluğunu işaret ediyor. Kalp grafiği ya da yeryüzündeki hareketlenmeleri andıran inişli çıkışlı çizgilerin tepe noktalarınd “ppb” ifadesi yer alıyor. Bir ölçü birimi olan harfler topluluğunun işaret ettiği değer, madde içerisindeki hacmin milyonda birine karşılık geliyor. Hava, su kirliliği için kullanılan ölçüm yöntemlerinde çıkan sonuçlar ise “Hava Kalitesi İndeksi” adı verilen değerler tablosunda, farklı renklere karşılık geliyor. Sergideki tüllerin renkleri de buradaki indekse bağlanıyor. Mor renk ile başlayan tül formlu yerleştirme, izleyiciye hava kalitesinin nüfusun tamamını etkileyebilecek şekilde ve oldukça sağlıksız olduğunu vurguluyor. Mordan kırmızıya geçiş de tıpkı indeks değerlerinde olduğu gibi; solunum yollarında hassasiyet yaratabilecek, duyarlı kişilerdeki astım vb. durumları ciddi ölçüde tetikleyebilecek hava kalitesine işaret ediyor. Son olarak yerleştirmedeki turuncu ve sarı renklerde ise sırası ile havadaki kirlilik oranının solunum yollarını nispeten daha az etkilediği ya da tehlikenin ciddi ölçülere varmadığı alanlara işaret ediyor. Her ülkenin hava kirlilik indeksinde belirleyiciler çeşitlilik gösterse de ortak değerler hava kirliliğinde küresel tehlikeye işaret ediyor. Kömür ve petrolün sanayileşme ile artan kullanım oranı, bir zamanlar çevre kirliliği olarak görülmeyen karbon emisyonu, bugün iklim krizinin temeli olarak görülüyor. Dünya Hava Kirliliği Raporu’nda 2020 yılında 46’ncı sırada yer alan Türkiye, 2022 yılındaki verilere göre bir basamak gerileyerek 45’inci sırada yerini aldı. 2022 verilerine göre, dünyanın en kirli hava sahasında ilk sıraya yerleşen ülkeler arasında Bangladeş, Pakistan, Çad, Irak ve Bahreyn bulunuyor. Avrupa’daki kirli havaya sahip şehirler arasında Iğdır, Gaziantep, Düzce, Mersin ve Konya yer alıyor. Serginin gerçekleştirildiği İstanbul ise trafiğe bağlı hava kirlenmesinin en yüksek oranlara ulaştığı şehirlerden biri.


Sergideki tül formlu yerleştirmelerin sonunda izleyici, kendisini İstanbul semalarına farklı bir gözle bakmaya davet eden video yerleştirmesi ile karşılaşıyor. Yapıt, İstanbul’daki gökyüzünün, fotogrametri adı verilen teknik ile yorumlandığı animasyondan oluşuyor. Görüntülerde gökyüzünden çok yeryüzünü andıran, sivri uçları ile sürekli hareket eden amorf yapıları izlemek mümkün. Videoya eşlik eden ses yerleştirmeleri ise Forum’un tamamına farklı şiddetlerde yayılırken, görme ve dokunma duyularına işitsel bağlamda eşlik ediyor.


Sergide Tüller

Havaya Dair Sergisinden Görünüm, 2024 (Fotoğraf: Mustafa Hazneci)


Ağaç

Mother Earth - Inner Organs [Toprak Ana - İç Organlar] (2022) filminden bir kare


İnsanlığın yeryüzü ile kurduğu ilişkide şüphesiz ki kültür ile yarattığı ve anlam atfettiği değerler arasında doğanın yeri yadsınamaz. Gökyüzündeki yıldızlara, yeryüzündeki zeytin ağacına, bir aslanın gücüne ya da bir gülün dikenine yüklediğimiz anlamlar, insanın doğaya bakış açısı ve algısı ile şekillenen kültürel bir doğaya işaret eder. Bu sergi, sanat tarihinde yüceleştirilen, güzelliğin estetiğine odaklanan doğadan farklı bir doğaya işaret ediyor. İnsanın kendisi, bitkiler ve hayvanlar ile kurduğu ilişki; üzerinde yaşadığı toprak, solduğu hava ve içtiği su.. Hepsi çevreyi oluşturan ve geniş ölçekte bakıldığında dünya ekosistemini bir araya getiren bütüncül bir sistem ilişkisinde yer alıyor. Bugün çevre kirliliğine yol açan nedenler; toplumun inşa ettiği politikalar ve beraberinde getirdiği ekonomik kaygıların yeryüzündeki etkisine karşılık geliyor. İnsan-merkezli yarattığımız sosyal, ekonomik, politik ve daha pek çok çevre; birinci ve üçüncü dünya ülkeleri olarak şekillenen dünya haritası, farklı toplumsal değerlerin modern toplumun değerleri karşısında yok oluşuna güçlü bir örnek. Toplumsal Ekoloji’nin öncüsü Murray Bookchin, ekolojik ilişkiler ağını toplumdan ayrı tutmaz. Toplumların şekillendirdiği çevreler, yine onların düşünme ve davranış biçimlerinden doğar. Dolayısıyla ataerkil düzenin getirdiği doğa ananın sömürüsü, toplumların kendi arasında ve içerisinde şekillenen hiyerarşi ve tahakkümün değişimi ile normale dönebilir. Hava kirliliği başta olmak üzere yeryüzü ekosistemini etkileyen çevresel kararlar, toplumların politik, kültürel ve ekonomik kararıdır. “Havaya Dair” sergisi, toplumun inşa ettiği çevrelerde yalnız olmadığımıza, soluduğumuz havanın yeryüzü ile ilişkisinde birbirine bağlı bir sistemin parçası olduğumuza dikkat çekiyor.


“Havaya Dair” sergisi, 18 Ağustos tarihine dek Salt Beyoğlu’ndaki Forum alanında görülebilir.

Bize Ulaşın

bottom of page