top of page

HIGHLIGHTED

YORUM

Akbank Sanat'ta oyun sanatına dair kapsamlı bir seçki sunan “Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası" sergisi üzerine bir değerlendirme.

Oyun Odasının İçinde

Furkan Öztekin

“Oynamak araştırmanın en üst noktasıdır.”

“Play is the highest form of research.” 

Albert Einstein


26 Mart - 18 Mayıs 2024 tarihleri arasında Akbank Sanat’ta deneyimlenen “Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası” sergisi, güncel sanat ve bilgisayar oyunlarının birbirine ilham verdiği, zaman zaman da iç içe geçip birbirinin sınırlarını bulanıklaştırdığı renkli bir dünya sunuyor. Küratörlüğünü Güven Çatak ve Zeynep Arınç’ın üstlendiği sergi, oyun sanatına dair kapsamlı bir seçki sunarken, bilgisayar oyunlarına güncel sanat perspektifinden bakmayı öneriyor.


Sergide; Amanita Design, BugLAB, Eddo Stern, Emi Kusano, Jon Haddock, Ken Wong, Kristin Lucas, Murat Kalkavan, Ouchhh, Petra Szeman, Total Refusal, Ucla Game Lab (Jenna Caravello, Vinny Roca, Zheng Fang) ve We Are Muesli’nin birbirinden farklı yaklaşımlarla oluşturduğu oyun odaklı eserleri yer alıyor. Renkli ekranlar ve bilgisayar konsollarıyla farklı oyun dünyalarına açıldığımız sergide en çok ilgimi çeken detay, oyun tasarımcıları ve güncel sanatçıların üretimlerinin bir arada kurgulanması oluyor. Bu kurgunun sağlayacağı potansiyel diyalogları düşünerek, galerinin her iki katına yayılan sergiyi deneyimlemeye başlıyorum.


Güncel Sanat Sergisi

Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası, Sergiden Genel Görünüm, 2024


"Jon Haddock'un ilk bakışta masum görünen ekran görüntüleri, izleyiciyi beklemedik ve zamansız bir sorgulamaya davet ediyor."


2000’lerden günümüze Türkiye güncel sanatını şekillendiren sanat mekânlarından Akbank Sanat’taki “Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası” sergisinde izleyiciyi ilk karşılayan sanatçı Amerikalı Jon Haddock oluyor. Haddock, hepimizin hafızasına kazınmış tarihsel ve kurgusal olayları "Ekran Görüntüleri" adını verdiği serisinde video oyunlarına dönüştürüyor. 2000 yılında başladığı bu seriden yaptığı seçkide; Mary Poppins ve Twelve Angry Men gibi popüler filmlerden sahnelerin yanı sıra 1999'da Littleton, Colorado'daki Columbine Lisesi'nde yaşanan katliam gibi çeşitli suç mahallerini ve cinayet ortamlarını tasvir ediyor. Silahlı saldırı ve  çatışma gibi şiddet içeren sahnelerin duygusal etkisini video oyunları aracılığıyla en aza indirgeyen sanatçı, toplumsal olayları video oyunu estetiğinde görmenin absürtlüğünü yaşatıyor. Tüm bunların yanı sıra Haddock, parçası olduğumuz tüketim kültürünün ve simülasyon oyunlarının içinden çıkıp, toplumun gerçek sorunlarına odaklanmayı öneriyor. Bu bağlamda Haddock’un duvarda yan yana dizilmiş, ilk bakışta küçük ve masum oyun görüntüleri, beklemedik ve zamansız bir sorgulamaya davet ediyor izleyiciyi.


Güncel Sanat Sergisi
Oyun görüntüsü

Jon Haddock, Ekran Görüntüleri, 2000 (Fotoğraflar: Akbank Sanat & Jon Haddock)


"Emi Kusano, popüler olarak tüketilen kadın ve erkek rollerini sorguladığı serisinde, pikselleri sembolik bir form olarak kullanıyor. "


Jon Haddock’un ekran görüntülerinin hemen arkasında Tokyo’da yaşayan multidisipliner bir sanatçı Emi Kusano yer alıyor. Genel sanat pratiğinde güncel teknolojilerin imkanlarından yararlanan Kusano’nun eserleri, geçmiş ve gelecek estetiğini harmanlıyor. Sanatçı, geçmiş ve geleceği aynı potada erittiği çalışmalarında günden güne etki alanı genişleyen yapay zekayı bir araç olarak  kullanıyor. Retro-fütüristik olarak tanımlayabileceğimiz bir sanat yaklaşımını benimseyen Emi Kusano, “Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası” sergisinde “Pikselleşmiş Algı” serisi ile izleyiciyi karşılıyor. Dijital ve somut olanın imkansız birleşimini sorunsallaştıran bu seri, 90’lı yıllarda dijital mecraların en küçük unsuru olan piksel kavramını odağına alıyor.


Kusano, yapay zekayı kullanarak gerçekte var olmayan, belki de hiç var olmayacak figürlerin portrelerini özenle çiziyor. Popüler olarak tüketilen kadın ve erkek rollerini sorguladığı bu seride, pikselleri sembolik bir form olarak kullanıyor. Piksellerin içinde yaşadığımız dijital çağda kimliğimizi oluşturan parçalar olduğunu savunan Kusano, izleyiciyi gerçeklik ve kurgu dünyalar arasındaki etkileşim üzerine düşünmeye davet ediyor.


Güncel Sanat Sergisi
yapay zeka ile oluşturulmuş görüntü

Emi Kusano, Pikselleşmiş Algı, 2024 (Fotoğraflar: Akbank Sanat & Emi Kusano)


"Total Refusal, video oyunlarında arka planda kalan, gözden kaçan ya da unutulmuş karakterlere ışık tutuyor. "


Dünya çapında tanınmış sanatçıların ve oyun tasarımcılarının son dönem üretimleri ile karşılaştığımız “Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası” sergisinde, gündelik hayat koşuşturmacasının ve oyun dünyasının birleştiği anlara şahit oluyoruz. Ana akım video oyunlarına sanatsal müdahalelerde bulunan, marksist bir medya gerillası Total Rusal’ın bu farklı dünyaların birleşiminden beslendiğini söyleyebiliriz. Medyanın bize sunduğu süslü anlatıların ötesindeki politik olguları video oyunları aracılığıyla öne çıkaran Total Refusal, sergide kısa bir süre önce 3. Kaş Uluslararası Kısa Film Festivali’nde gösterilen “Hardly Working” isimli eseriyle yer alıyor. “Hardly Working”, video oyunlarında arka planda kalan, gözden kaçan ya da unutulmuş karakterlere bir nevi ışık tutuyor. Oyunlarda gündelik hayat hissiyatına yaklaşmak ve “normallik” görüntüsü yaratmak için dijital dünyayı dolduran figüranlar olarak sunulan bu karakterleri etnografik bir hassasiyetle gözlemlemeye başlıyorum. Üretimlerinde eleştirel bir yaklaşıma sahip olan Total Refusal bu karakterleri; “Çalışma rutinleri, faaliyet kalıpları, hataları ve arızalarıyla kapitalizm adı altında çalışmaya canlı bir benzetme yapan Sisyphus makineler” olarak tanımlıyor.


video oyunundan bir görüntü
video oyunundan bir görüntü

Total Refusal, Hardly Working, 20' 31'', 2022 (Fotoğraflar: totalrefusal.com)


“Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası” sergisinde yer alan eserler;  teknik, form ve anlam olarak birbirinden çok farklı olsalar da, yaklaşım olarak birbirlerini bütünlüyor. Rengarenk duvarların arasında kusursuza yakın bir biçimde sunulan ve eleştirel bir zeminde bir araya gelen eser seçkisi, Oyun Sanatı (Game Art), Sanat Oyunları (Art Games), ve oyun araçları ile üretilmiş filmlere (Machinima) kadar uzanıyor. Avustralyalı ödüllü oyun tasarımcısı Ken Wong‘un Florence’ı, kültürel miras, tarih ve sanatsal temalı oyunlarıyla We Are Muesli ve Ouchhh’un ilk oyunu Ra: Bilinmeyen Hikayenin Atlası”nı bu çeşitliliğin içinde yorumlamak mümkün.



"We are Muesli, görsel bir roman olarak tanımlayabileceğimiz eserinde, Bosch’un resimlerindeki büyülü gerçekliği yeniden kurgulayarak izleyiciyi art-fi bir yolculuğa davet ediyor."


İtalya’dan çıkmış en önemli oyun tasarımı stüdyolarından biri olan We are Muesli’nin kültürel miras üzerine ürettiği “The Great Palermo” ve Flaman ressam Hieronymus Bosch’un görsel dünyasından ilham alan “Cave! Cave! Deus Videt” isimli video oyunları, sergide en çok ilgimi çeken işlerden oluyor. Kültürel ve tarihsel anlatılar çevresinde dolaşan, Milano merkezli We are Muesli’nin “Cave! Cave! Deus Videt” isimli oyunu, 16. yüzyılda yaşamış ünlü Flaman ressam Bosh’un resimlerini odağına alıyor. Epizodik bir video oyunu ve görsel bir roman olarak tanımlayabileceğimiz bu eser, Hieronymus Bosch’un resimlerindeki büyülü gerçekliği yeniden kurgulayarak izleyiciyi art-fi (sanata uygulanmış bilim kurgu) bir yolculuğa davet ediyor.


Güncel Sanat Sergisi

We are Muesli, Cave! Cave! Deus Videt, 2024 (Fotoğraf: Akbank Sanat)

bir ekrana bakan izleyici

Ouchhh Studio, Ra: Bilinmeyen Hikâyenin Atlası, 2024 (Fotoğraf: Akbank Sanat)


Sergide vaktimi en çok geçirdiğim oyun ise, galerinin ikinci katında bulunan Ouchhh Studio’nun “Ra: Bilinmeyen Hikâyenin Atlası” oluyor. Sanat, bilim ve teknolojinin kesişiminde on yılı aşkın süredir benzersiz yeniliklere imza atarak yeni medya alanında önemli bir isim haline gelen Ouchhh Studio, “Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası” sergisinde izleyiciye sürükleyici bir deneyim sunuyor. Mühendisler, akademisyenler, yapay zeka kodlayıcıları, veri bilimciler, mimarlar, yaratıcı kodlayıcılar, tasarımcılar, medya sanatçıları ve hareketli grafik uzmanlarından oluşan bir ekibe sahip Ouchhh Studio, sanatı bilim ve teknoloji kesişiminde yeniden keşfediyor. Farklı alanlardan yaratıcıların bir araya gelmesiyle mümkün olan “Ra: Bilinmeyen Hikâyenin Atlası”, yazının başında değindiğim oyun tasarımcısı ve güncel sanatçı ikilisini sorgulamaya açarak serginin kavramsal çerçevesini destekliyor.


Son olarak sanat ve oyun arasındaki sınırları bulanıklaştıran sergiye eşlik eden atölyelere de değinmekte fayda var. Oyun teknolojileri ve akademik çalışmalar da dahil olmak üzere oyun dünyasına dair katılımcılara bilgi vermeyi amaçlayan etkinlikler, “Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası”nın yarattığı gerçekliği daha iyi sindirmemizi sağlıyor. Bu gerçekliği benimserken, dünyanın önemli sanat merkezlerinde sergilenen ve özel koleksiyonlarda kendine yer bulan video oyunlarının Türkiye sınırlarındaki görünmezliği üzerine düşünüyorum.


Günün sonunda, her bir eserin dünyasına dahil olmaya çalıştığım “Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası” sergisinden aklımda yeni sorularla ayrılıyorum. “İzleyicinin aktif bir konumda olduğu bilgisayar oyunları üzerinden toplumsal sorunların altını çizmek mümkün olabilir mi?” sorusunu kendime yöneltiyorum. Bu soruya cevap ararken galerinin duvarında yer alan, tarihteki en önemli bilim insanlarından Einstein’ın “Oynamak araştırmanın en üst noktasıdır.” sözü bana rehberlik ediyor. Rehberlik ederken aklımı kurcalamayı da ihmal etmiyor.


Not: 26 Mart - 18 Mayıs 2024 tarihleri arasında Akbank Sanat’ta deneyimlenen “Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası” sergisi kapsamında gerçekleştirilen konuşma ve etkinliklere Akbank Sanat'ın YouTube kanalı üzerinden ulaşabilirsiniz.



Bize Ulaşın

bottom of page