HIGHLIGHTED
TEKNOLOJİ
Feride İkiz ile sanatta yapay zeka ve teknolojinin dönüşüm üzerine bir deneme.
Sanatta Yeni Çağ: Yapay Zeka ve Teknolojinin Yaratıcı Dönüşümü
Feride İkiz
...Bu sabah arabadan iniyorum kontağı kapadım bir şeyler mırıldandı araba tam anlamadım ‘‘Affedersiniz, cep telefonunuzu lütfen arabada unutmayın’ diyor...
Mat Collishaw, Cantharidin, 2022
Tatilden yeni dönmüşüm işte ilk haftam çok yoğun, zihnim dolu, geçtiğimiz hafta en az üç kere cep telefonumu arabada unutup eve ve ofise çıkmış bulundum. Sonra farkedince hadi dön geri al arabadan telefonu, tam bir eziyet. Bu sabah arabadan iniyorum kontağı kapadım bir şeyler mırıldandı araba tam anlamadım ‘‘Affedersiniz, cep telefonunuzu lütfen arabada unutmayın’ diyor, ana ekranda da uyarı yazısı çıkmış. Uzun bir süredir Gmail programında e-posta yazarken cümlelerimi daha yazarken tamamlayan yapay zeka, şimdi de arabamı ele geçirmiş, bana asistanlık yapıyor. ‘‘BAYILDIM’’. Bu teknolojiye mesafeli olanlar için kısa not düşeyim, arabayı her kapadığınızda ‘cep telefonunu unutma’ diye otomatik ve düzenli sesli mesajdan öte bir şey bu. Bir hafta boyunca beni izlemiş, veri toplamış telefonu unuttuğumu anlamış, öğrenmiş ve beni uyarıyor. Aynı model arabayı kullanan biri geçtiğimiz hafta boyunca telefonunu hiç unutmadıysa böyle bir mesaj da hiçbir zaman almadı.
Ben anı kitapları, biyografiler çok okurum, gerek sanatçıların veya tarihte diğer önemli kişilerin. 1860’ları düşünün, kültür ve sanatın beşiği Paris’te empresyonist sanatçıların eserlerini sergilemek, satmak, beğenmek ve almak çok ayıplanıyor. Sanat tarihinde önemli bir rolü olan galerici Vollard ‘Bir Tablo Satıcısının Anıları’ otobiyografik kitabında Paris’te çalıştığı galeriden gizli gizli arka depoda gemiyle gelen Amerikalılara empresyonist resimler sattığı için işten atılıyor. Patronu meşhur galerisinin adının zedeleneceği için endişeleniyor. Bu hikayenin devamını hepimiz biliyoruz sanırım.
Hayal etmiştim sanatta buna benzer bir döneme denk gelsem de henüz çoğunluğun anlayamadığı, yadırgadığı bir yeniliği birebir deneyimlesem diye. Son 3-4 yıldır öğrendiklerim, gözlemlediklerim ve yaşadıklarım bu arzumu oldukça karşılıyor sanırım.
2015 yılıydı sıklıkla atıfta bulunmayı sevdiğim Harari’nin Homo Deus kitabını ilk okuduğumda uykularım kaçtı. ‘‘Dünya değişiyor hem de çok süratle. 21. yy müthiş değişikliklere şahit olacağımız bir dönem olacak’’ diyordu. Bu cümle bugün size klişe gelebilir ama bizler gündelik hayatımızda 2015 yılında ne blockhain, ne yapay zeka, ne NFT’leri konuşuyorduk, bu teknolojiler vardı elbette ama biz normal insanların gündeminde kesinlikle değildi. (Örneğin 1976 yılında Douglas Lenas bugünkü yapay zekanın atası sayılan çalışmalardan biri olan Makina öğrenmesi programı ile ‘‘IJCAI Computers and Thought’’ ödülünü almıştı) 1970’lerde bırakın makina öğrenmesi/yapay zekayı biz normal insanlar daha ‘Atari’den ‘‘Game Watch’’’tan bihaberdik.
Önümüzdeki 50-100 yılda diyordu Harari ‘dijitalleşme, yapay zeka, veri analitiği gibi gelişmelerle dünyanın yönetimi çok kısa bir sürede sınırlı sayıda sermaye sahibinin ve mühendisin eline geçecek. Bugün dünyanın en büyük şirketleri arasına giren şirketlerin yarısı 5-10 yıl önce faaliyette bile değillerdi yeni teknolojileri geliştirdiler, hızla işlerine adapte ettiler, hatta iş modellerinin çıkış noktası bu teknolojiler oldu ve çok kısa sürede süratle büyüdüler.
Geçtiğimiz yüzyıl gelişen ülkeler gelişmiş ülkeler seviyesine biraz daha fazla zaman alsa da benzer ekonomi modellerini uygulayarak bir şekilde geldiler. Ancak bundan sonra bir uçurum var aramızda köprü de yakında yıkılacak teknolojiye yatırım yapmayan, eğitim sistemini adapte etmeyen araştırma ve geliştirmeye önem vermeyen ülkeler, toplumlar, şirketler köprü yıkıldığında köprünün bu yakasında kalacaklar.
İnsanlığın bir yarısı işlevsiz kalacak. Bu korkunç bir şey. Meslekler süratle değişecek bugünkü yetkinliklerimizin bir çoğu işe yaramaz hale gelecek. Şöyle ki tarih boyunca köylünün de işçinin de bir işlevi vardı ayaklandıkları zaman derebeyleri kralların, kapitalist patronların keyfi kaçardı. 20. yüzyıl başı ile kıyaslandığında önemli bir takım haklara bu şekilde sahip oldular ama şimdi durum farklı insanlığın önemli kısmı işlevsiz kalma riskiyle karşı karşıya. Bu çok tehlikeli.’’
Hem Harari hem de başka tarihçi ve araştırmacılar, futuristler sanat ve diğer yaratıcı sektörlerin en hızla değişecek alanlardan biri olduğunda hemfikir idiler. Ben sanatçıların içinde bulundukları toplumun gelişmesinde öncülük edeceğine, yeni teknolojileri sanatlarını icra ederken adapte edeceklerine ve takip edenlerle beraber köprü yıkılmadan uçurumun karşı tarafına geçeceklerine yürekten inanıyorum.
Yine empresyonizm’den örnek vereceğim, bu akımın doğuşunda teknolojinin çok ciddi etkisi olmuştur. Önemli bir teknolojik gelişme olarak fotoğraf makinesinin icadı, o dönemde gerçekçi tasvirin önemini azaltmıştır. Aynı zamanda boya tekniklerinin gelişimi, sanatçıları atölyelerin dışına çıkabilmesini sağlamıştır. Atölye ortamının terk edilmesiyle birlikte, sanatçılar ışığın ve renklerin peşine düşmüşlerdir. Empresyonizm öncesinde renk, konunun hizmetindeyken, Empresyonizm ile birlikte renk kendi başına bir değer kazanmış ve biçimden bağımsız bir öneme sahip olmuştur. Tarihçilerin ünlü empresyonist sanatçı Rodin’e atfettikleri bir sözü not etmek isterim: ‘‘Boya tübe girmeseydi empresyonizm zor çıkardı ortaya’’
Şu an şahit olduklarımız da bir nevi böyle bir değişim, bu nedenle çok heyecanlıyım.
Bilmiyorum aranızda hesap makinası kullanan kaldı mı ben cep telefonumdaki uygulamayı kullanıyorum ayaküstü bir şey hesaplamam gerektiğinde, ciddi hesaplamalarda zaten bilgisayarı. Abaküsü hiç sormayayım isterseniz. O nedenledir ki dün bilgisayarlar, 3D programlar, yazıcılar, dijital animasyon programları olabilir, bugün yapay zeka teknolojileri, sanat dahil her alanda teknolojinin son imkanlarının kullanımından müthiş heyecan duyuyor ve destekliyorum. Şimdi bazı öncü sanatçılar yapay zekayı ve farklı teknolojileri kullanarak sanatlarını icra etmeye başlamış, yeni deneyimler yaşıyor ve biz sanat izleyicisine yaşatıyorlar, ‘‘yok hayır bu sanat değil’’ demek mümkün mü? Konvansiyonel sanat piyasasında ve geleneksel medyumlarda olduğu gibi bu yeni teknolojileri kullananlar sanatçılar arasında da vasat üretimler göreceğimiz gibi muhteşem üretimler de göreceğiz hep beraber.
Temasını ‘İnsan’ olarak özetlediğim bir çağdaş sanat koleksiyonum var. İçinde bulunduğumuz yüzyılda insanlık tarihinin belki de en radikal ve hızlı dönüşümü yaşanıyor. Bu yazımın konusu da olan teknolojik gelişmeler müthiş heyecan verici. Ancak insanlık maalesef hala ciddi problemlerle karşı karşıya, otokratik yönetimler, gelir dağılımındaki eşitsizlik, artık ciddi boyutta hissettiğimiz çevre problemleri ve yol açtığı, açlık, susuzluk, göç, savaş, tüketim toplumu, tüm bunların tetiklediği toplumsal ve içsel problemler. Tüm bunlar çağdaş sanat üretimini etkiliyor, benim de koleksiyonum bunları mesele eden işlerden oluşuyor.
Farklı disiplinlerden çağdaş sanatçıların işlerini biriktiriyorum koleksiyonumda heykel, yerleştirme sanatı örnekleri, video sanatı örnekleri- geleneksel video, dijital üretilmiş resim, dijital video işleri ve neon işler var. Son dönemde pek tabi NFT’ler ve yapay zeka kullanılarak üretilmiş eserler de katıldı bu koleksiyona.
Koleksiyonuma Yapay Zeka ile üretilmiş işler alırken de konvansiyonel medyumlarda üretim yapan sanatçıların işlerini seçerken ki detaycılık ve titizlikle hareket ediyorum. Çok araştırıyorum, tema kritik benim için. Sanatçının kullandığı teknoloji de zira öyle. Seçkim dahilinde bulunan her bir sanatçının yabancı veya Türkiye’li olsun kendi alanında bir düşünce önderi olduğuna da ayrıca inanıyorum, hemen hemen hepsi bu alanda öncü araştırmacı sanatçı ağlarının bir parçası. Kimisi bugünden rüştünü kanıtladı bile, kimisini de ileride tarih yazacak bu şekilde.
David Hockney’in 2018 yılında Pace Galeri, New York’ta bir sergisini gezmiştim, üretiminde iPad kullanarak çizimler yaptığı dev boyutta işlerden oluşuyordu, 81 yaşındaydı o zaman çok şaşırmış, çok da takdir etmiştim. O sergiye kadar haberim yoktu bu teknolojiyi kullandığından. (Hatırlarsınız belki Sabancı Müzesi’nde de yakın zamanda yine iPad ile ürettiği Covid-19 dönemi Normandiya resimleri sergilendi) Şimdi belki o da yapay zekaya geçmiştir kim bilir.
Bugün büyük dahi Leonardo da Vinci yaşasaydı en son teknoloji CNC makinasını da kullanırdı, yapay zekayı da. Buna inanın hiç şüphem yok. Geriye dönüp bunu söylemek kolay, peki şu anda aramızda yaşayan günümüzün Leonardo adayları…
Yapılan araştırmalara göre en hızlı büyüyen sektör olarak yapay zekânın bu yıl 150 milyar dolardan fazla gelire ulaşacağı ve 2030 yılına kadar da gelirlerini ona katlayacağı öngörülüyor. 2030 yılına kadar yapay zekânın, günümüzün küresel ilaç veya alkollü içecek pazarlarından daha büyük bir pazar haline gelmesi, binek otomobil pazarının biraz altında belki kalması ve tüm sektörlerde küresel GSYİH’yi trilyon düzeyinde arttırması bekleniyor.
Kendi iş yaşamımdan farklı bir örnek de paylaşmak isterim, ortağı olduğum uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi PwC, çok yakın zamanda yapay zeka (AI) konusunda sunduğu hizmetleri genişletmek ve daha fazla müşteriye ulaştırmak amacıyla önümüzdeki üç yıl içinde 1 milyar dolarlık yatırım yapmayı planladığını açıkladı. Microsoft iş birliğiyle yapılan bu yatırım ile şirketlerin insan liderliğindeki teknoloji destekli çözümler sunma becerisini güçlendirerek güvenilir ve sürdürülebilir sonuçlar elde etmesi planlanıyor. Bu bütçenin yarısına yakını PwC çalışanlarının yapay zeka teknolojileri alanında eğitiminde kullanılacak.
Dünya Ekonomik Forumu'nun (WEF) verilerine göre yapay zekanın 2025 yılına kadar 85 milyon istihdam kaybına yol açarken 97 milyon yeni istihdam yaratacağı öngörülüyor. Tüm bunlar pek çok fırsat ve riskler barındırıyor. Ancak paniğe de gerek yok. 1900’lerin başında New York’un meşhur caddesi 5th Avenue’nun bir fotoğrafını görmüştüm. Cadde bir hayli kalabalık, her yerde at arabaları aralarında bir tane otomobil var. Aradan çok da zaman geçmiyor, yıl 1913 yine New York 5th bu sefer her yer otomobil, at arabası tek tük görülüyor.
Toparlamam gerekirse yapay zekanın sanat, iş hayatı, gündelik hayatımız olsun (arabada unutulan telefon örneğini hatırlayalım beraber) kullanım alanlarının genişlemesinden müthiş heyecan duyuyorum. Araştırmaya ve öğrenmeye gayret ediyorum. Ancak yapay zeka da dahil getirdiği imkanlarla gözlerimin kamaştığı ve kör olduğum sanılmasın. Bu teknolojilerin her alanda kullanımını destekliyorum ancak daha yapacak çok işimiz var. Ön yargısız Yapay Zeka alanında uzun yıllardır yapılan çalışmalar var. Yapay Zekayı kontrolsüz ve önyargı olmadan üretebilen hale getirmemiz lazım. ‘‘Common sense reasoning AI" terimi, Türkçe'ye "ortak akıl çıkarım yapabilen yapay zeka" şeklinde çevrilebilir sanırım, bu alandaki çalışmalar oldukça kritik hiç sürat kesmeden devam etmeli. Bugün ciddi araştırma bütçeleri yöneten özel şirketlerin ve vakıfların harcamalarından yeteri kadar pay alıyor mu bu araştırmalar biraz şüphe ile yaklaşıyorum. ‘‘Deep Fake’’ (yapay zeka teknolojileri kullanılarak oluşturulan gerçekçi görünümlü sahte videolar veya ses kayıtları) bir başka sıkıntılı konu. Ancak gelecek için de herşeye rağmen umutluyum, kendimizi geliştirip köprünün karşı tarafına geçmek sadece bireysel bir hedef değil, toplumsal da bir görev belki.
Feride İkiz