top of page

HIGHLIGHTED

RÖPORTAJ

Theresa Reiwer ile güncel üretimleri ve yeni medya sanatının geleceği üzerine.

Theresa Reiwer ile DECODING BIAS ve Yeni Medya Sanatının Geleceği Üzerine

Furkan Öztekin

Yapay zeka aracılığıyla mekânsal perspektifler ve yeni anlatılar kurgulayan, “Bilinci Yeniden Kurmak: Gerçek Nedir?” sergi sanatçılarından Theresa Reiwer ile güncel üretimleri, DECODING BIAS ve medya sanatının geleceği üzerine.


Sevgili Theresa, sanat pratiğinde performans sanatından yapay zekaya, tiyatro çalışmalarından sahne ve kostüm tasarımına kadar pek çok disiplinle yakından ilgileniyorsun. Tüm bu çeşitlilik arasında sanatsal pratiğini nerede konumlandırıyorsun? Çalıştığın farklı mecralar ve bu bağlamda edindiğin tecrübeler seni nasıl yönlendiriyor?


Çeşitli disiplinleri kapsayan bir arka plana sahip olmakla birlikte, özellikle performans, sinema ve medya sanatının kesişim noktalarını keşfetmekle ilgileniyorum. Akademik serüvenim boyunca her şeyin performans merceğinden görülebileceğini, kurgudaki küçük bir değişikliğin bile bir filmi tiyatroya dönüştürebileceğini fark ettim. Farkındalığım, bu alanlarda deney yapma tutkumu körükleyerek beni yeni mecralar ve yaklaşımlar keşfetmeye götürdü.

Dijital ve somut olanın karışımı ilgimi çekiyor, özellikle de dijital unsurların gerçekliği nasıl artırdığı ve sanalın fiziksel olana nasıl geri dönebileceği ile yakından ilgileniyorum. Güzel sanatlar/sahne tasarımı alanındaki geçmişim, sanatsal yaklaşımımı etkiliyor, beni yeni mekânsal perspektifler ve anlatılar oluşturmaya yönlendiriyor. Projelerimin büyük bir çoğunluğu, izleyicilerin belirli bir odada bulunan içeriği nasıl algıladıklarını düşünüp bir kurulum hayal etmekle başlıyor. Metin her zaman sanatsal pratiğimin önemli bir parçası olsa da, genellikle mekânsal kurgunun kavramsallaştırılmasından sonra geliyor.


İki ekran arasında bir figür
Sergi gezen ziyaretçiler

Theresa Reiwer, DECODING BIAS, “Bilinci Yeniden Kurmak: Gerçek Nedir?” Sergisinden (Fotoğraf: Göktuğ Güntav)


Çubuklu Silolar Dijital Sanatlar Müzesi’nde 10 Haziran’a kadar devam eden “Bilinci Yeniden Kurmak: Gerçek Nedir?” sergisinde yer alan DECODING BIAS isimli projende, yapay zekayı spekülatif gelecek ütopyaları bağlamında araştırıyorsun. Grup terapi seansına katılan sekiz yapay zeka tarafından anlatılan bu hikaye, insanlığın kusurlarını yanlarını ortaya koyuyor. DECODING BIAS özelinde düşünürsek, insan ve insan olmayan arasındaki bu gerilimi sana ve üretimlerine nasıl bir ifade alanı açıyor?


Yapay zeka ile olan ilişkim, medya sanatı performanslarımda izleyiciyle bağlantılı olarak "öteki"nin araştırılmasıyla başladı. Yapay zekayı yabancılaşmış bir örnek gibi kullanarak, sadece ziyaretçilerin fiziksel olarak var olabildiği bir ortam yaratmayı amaçladım. Bu, bir tür yakınlığa izin verirken aynı zamanda kolaylıkla da rahatsız edebiliyordu. DECODING BIAS'ta, yapay olanın içindeki insanilikle içli dışlı oldum. Aynı zamanda bunun tam tersi de geçerliydi. Teknolojinin tarafsızlığına ilişkin yaygın görüşün aksine, teknolojilerin doğası gereği yaratıcılarının değerlerini yansıttığını düşünüyorum. Bu nedenle, DECODING BIAS'ta yapay zekayı toplumun bir yansıması olarak sahnelemeyi tercih ettim.


Sergi mekanında ziyaretçiler
Sergi gezen ziyaretçiler, dijital ekranlar arasında

Theresa Reiwer, DECODING BIAS, “Bilinci Yeniden Kurmak: Gerçek Nedir?” Sergisinden (Fotoğraf: Göktuğ Güntav)


Dijital alan, geleneksel kimlik kalıplarını yıkma vaadi sunarken, marjinalleştirilmiş topluluklar tam da bu olgulara dayalı ayrımcılıkla karşılaşmaya devam ediyor. Yapay zeka sistemleri, genellikle erkek, orta yaşlı, beyaz bireylerin bakış açılarına uygun perspektifleri tercih ederek mevcut önyargıları sürdürmeye devam ediyor. Hatta bu önyargıları günden güne güçlendiriyor. Yapay zeka aracılığıyla toplumu belli bir yabancılaşma derecesinde sunup bu sorunlara işaret ederken, izleyiciye didaktik bir anlatıma düşmeden hitap etmeyi daha doğru buluyorum. Avatarlar, hiper-gerçekçi görünümlerine rağmen insani açıdan tuhaf bir şekilde o kadar kusurlu ve tanıdık görünüyorlar ki, sempati hissiyatı neredeyse tekinsiz bir vadinin etkisinden daha ağır basıyor. Ara sıra yaşanan aksaklıklar ve insanlık dışı davranışlar, duygusal çöküşü bozarak izleyiciyi algılarını yeniden değerlendirmeye sevk ediyor. Ve umarım ki senaryonun tüm çıkarımları üzerine düşünmelerini sağlıyor.


Son olarak, günden güne artan teknolojik imkânlar doğrultusunda medya sanatının geleceği hakkında neler söylemek istersin? Bu yıl üzerinde çalıştığın projelerin, sergi gösterimlerin neler?


Çeşitli araçların, yazılım ve donanımların artan kullanılabilirliğini ve bunun sonucunda ortaya çıkan demokratikleşmeyi takdir ediyorum. Bu erişilebilirlik, yüksek kaliteli sinematik video çekimleri üretmek için kâr amaçlı büyük bir stüdyonun parçası olmak gerekmediği anlamına geliyor. Bu araçları, onları kullanabilen ve bu sayede onlar üzerinden düşünebilen geniş bir kitleye açıyor. Yapay zeka ile ilgili tartışmaların, Batılı teknoloji şirketlerinin hakimiyetinde olmasından ziyade, çeşitlilik arz etmesi gerektiğine inanıyorum. Bu da konuyu oldukça politik bir hale getiriyor.


Şu anda, Ekim ayında Berlin'de prömiyeri yapılacak yapay zeka merkezli başka bir proje üzerinde çalışıyorum. DECODING BIAS'ta bu konseptin ipuçları verilmiş olsa da, insan olmayan varlıklara özgü karakter özelliklerini daha derinlemesine incelemeyi hedefliyorum. Somut sınırlamalara daha az bağlı bir varlık olan yapay zekadan toplum olarak neler elde edebileceğimizi sorguluyorum. Yapay zekanın bu yönlerini göz önünde bulundurmak, birbirimizi ve insan olmayan diğer varoluş biçimlerini nasıl algılayabileceğimize dair öneriler sunabilir. Bu keşif, iklim krizinin ortasında bizim için anlamlı bir başlangıç noktası olabilir.


Theresa Reiwer’ın “DECODING BIAS” isimli eserini, Ars Electronica x Piksel. Creative Solutions işbirliği ve İBB desteğiyle 10 Haziran’a dek Çubuklu Silolar’da deneyimleyebilirsiniz.

Bize Ulaşın

bottom of page